İngilizceyi “yabancı dil” olarak algılanmaktan çıkartıp, “ikinci dil” anlayışıyla öğrenme sürecini kolaylaştırıyor. 

          Yapılan araştırmalar, insanların en yüksek öğrenme potansiyeline sahip oldukları süreç olarak okul öncesi döneme işaret ediyor. Yıllara dayanan araştırma ve gözlemleri sonucu, 0-3 yaş grubunda çocukların ‘bilinçsiz emici zihin’ yapısına, 3-6 yaş arasındaysa ‘bilinçli emici zihin’ yapısına sahip olduklarını savlamıştır.

        İlk dönemde çocuklar gördükleri, deneyimledikleri her şeyi bilinçsizce kaydederken, karakterinin şekillenme evresine girdiği ‘bilinçli emici zihin” döneminde, yetişkinlerden etkilenmeye başlar.

        Bu yaklaşım, 6 yaş sonrasınıysa ise ‘bilinçli zihinsel yetenek’ şeklinde kategorize eder.

        Çocuklar için, anokulu İngilizce eğitimi  elbette çok önemlidir. Çocuğun anadilindeki gelişim sürecini de düşünürsek, doğumdan itibaren 6 yaşına kadar çocuk duyduğu her sözcüğü kaydeder. Hemen ekleyelim, araştırmalar 6 yaşından sonra bu sürecin durduğunu ve çocuk beyninin sözcük kaydetme özelliğini yitirdiğini göstermektedir.

         Dile yeteneği, dil gelişimi doğrudan kalıtımsal bir olgu değildir. 

yaptığı çalışmalarda bu konuda bilinçaltında dili öğrenebilmenin ‘emici zihnin’ bir etkinliği olduğu sonucuna ulaşmıştır.

        Yabancı dil eğitimini bu  dönemde başlatmak, çocukların tamamen yabancısı oldukları bir başka dili, yetişkinlerden ve 6 yaş sonrası çocuklardan çok daha kolay öğrenmelerini sağlıyor.

        Oyunlarla, şarkılarla ve interaktif dramalar eşliğinde verilen bu özel İngilizce anaokulu eğitimi çok önemli bir bilinçle de buluşturacaktır çocukları: başka dil ve kültürlerin varlığının farkına varmak. 

        İngilizce’yi, günlük hayatlarında oynayarak ve eğlenerek bir eğitim – öğretim sürecinin içinde olduklarının farkında olmadan öğreneceklerdir.